15 Kasım 2017 Çarşamba

Dilli düdük :)


Canım, güzel kızım,
Ağzın küçüklüğünden beri pek laf yapar.  Boyundan büyük sözlerin bizi şaşırtır. Kendini ifade edişin öyle güçlü ki yaşına göre, inan gün içinde söylediğin sözleri, bize bıraktığın anıları tamamıyla ne buraya yazmam ne de hafızama kazımam mümkün değil. Yetmez.

Öyle güzel, öyle keyifli ki hayatı seninle paylaşmak..

Geçenlerde bir sabah seninle kahvaltı ediyorduk. Sofrada ne vardı hatırlamıyorum ama, sen yemek istemedin ve ben de seni yemen için biraz zorladım. Sonuçta gene yemedin gerçi. Tabi ki istemediğin birşeyi yemen yönünde zorlamamak gerekli seni, tartışılmaz bir gerçek.

Sonra akşam oldu.

Ben sana dedim ki: “Kuzum, ben seni sabah biraz zorladım yemeğini yemen için. Hatalı bir davranış oldu. Büyükler de zaman zaman hata yapabilir. Sen istediğin yemeği seçmekte özgürsün. Sana bir daha baskı yapmayacağım”. “Tamam” dedin.

Sonra akşam yemeğine başladık.
Önünde ne yemek vardı hatırlamıyorum ama, elinle yiyordun, ben de çatalınla yiyebileceğini söyledim sana.

El cevap senden, aynen aşağıdaki kelimelerle:
“Ben küçücük bir kızım,
Farkında değil misin ya?
Bak zorluyorsun beni,
Daha sabah konuştuk zorlamaman gerektiğini!
Yemeklerimi seçmemde özgür olduğuma göre,
Nasıl yiyeceğim konusunda da özgürüm...”

Sana bakakaldım sadece. Cevap bile veremedim. 4 yaşındaydın. Ve haklıydın.
Seni severim ben çocuk...

14 Kasım 2017 Salı

Minik kalp


Güzel kızım,
Duygulu kızım...
Gülay teyzemiz var.

1.5 yaşından 4.5 yaşına kadar ben çalışırken sana bakan; seni çok çok seven; üstüne titreyen... Sevginiz karşılıklı ve çok büyük.
Geçtiğimiz Eylül ayından beri, sen okula tam gün başladığından Gülay teyzen artık kuzenine bakıyor. Seni akşamları servisten inince o karşılıyor. Bağınızı daim tutmak için elimden geleni yapıyorum.

Ağustos ayında teyzenin ablası ani bir şekilde vefat etti. Eve ani telefon gelince, şok olmuş tabi ki kadıncağız. O anki üzüntüsüyle ağlamış.

Sen yanına gitmişsin. Küçücük ellerinle, elindeki minicik mendille göz yaşlarını silmeye çalışmışsın.

Gülay teyzen anlattı.
“Hemen kendime geldim” diyor. Toparlamaya çalışmış durumu. “Yok ağlamıyorum, gözüme birşey kaçtı” diye...

O gün izin aldı teyzen. Evine gitti.
Seninle güzelce vedalaşmış, işim var demiş; ama sen telefonda konuşulanlardan zaten olanları çoktan anlamışsın belli ki.
O gün ben eve geldiğimde çok bozuktun, keyfin yoktu.
Akşam uyuyakaldın.
Muhtemelen rüyanı da etkiledi ki olanlar; ağlayarak uyandın. Çiş de kaçırmışsın bu arada.
Gece seni kaldırdım, öptüm, banyoya götürdüm, yıkadım bacaklarını. Biraz uykun açıldı.. Bana döndün ve dedin ki:
“Anne, biliyor musun.. Teyzemin ablası ölmüş... Teyzem çok üzüldü... Gözlerinden sular aktı... Teyzeme yazık oldu...”

İçim eridi sana. “Büyükler üzülür ama hemen geçer bitanem, biz çok güçlüyüz, teyzen de çok güçlü. Ben konuştum zaten şimdi çok iyi, seni görmeye gelecek; her şey yolunda” dedim. Bir şekilde seni huzura erdirmeye çalıştım..
Ah çocuk..
Ben senin o güzel, o kocaman yüreğinden öperim be çocuk...

Hayatın boyunca böyle doyasıya sev, sevil kuzum...
Sana en büyük duam bu...